Bir hamle sonra mat olacağını fark edip hışımla ayağa kalkan Esmin, meşe rengi satranç tahtasını, altına vurarak devirdikten sonra olduğu yerde tepinerek ağlarken, dikkatim, saçındaki kırmızı, fiyonklu loğusa tacı, ayaklarında kırmızı yeşil ekoseli kenarları tüylü terlikleri ve altına beyaz kalın külotlu çorap giydiği, göğsünde yeşil beyaz ekoseli, kenarları fırfırlı cebi olan kırmızı kaşe elbisenin üzerinde. Esmin üstünü başını çekiştirip, hayır sen kazanmadın diye bağırıp, yaşları yanaklarından süzülürken oyuncak bir bebeğe benziyor. Her şey yolunda giderken yapmayı en sevdiği şey bu. Yenildiğini hissettiğinde masayı dağıtmak…
Sarsıntıyla uyanıyorum, Esmin buz kesmiş, sol elinin tırnakları etimde, sonuna kadar açtığı gözleri üzerimde korkuyla fısıldıyor “Düşüyoruz Chao”
“Farkındayım canım.” diyorum. Kayıtsızım. Çok yorgun hissediyorum.
Türbülansa yakalandığımızdan beri kaç metre düştüğümüz hakkında bir fikrim yok, bir fırtınanın içindeyiz, göz kapaklarım ağırlaşıyor.
Bir otobüs camında yansımı görüyorum, üzerimde en sevdiğim kazağım, yalnızım. Esmin’e gidiyorum, yıllarca görüşmemişiz yine de gelmeyecek… Kendime öfkeliyim, aptal yanımı kesip atmayı isteyen akılcı yanım, akılcı yanımın kuşkucu ve tavizkar yanını kaşıyarak her zaman aptalca amaçları peşinde sürükleyebilen tuhaf güç, aptal yanım… Belki de sadece aptal ve daha aptal yanlarım vardır diye düşünürken, hayalperest yanımın gözlerinin önünde canlanan Esmin’in çıplak vücudunda en sevdiğim kazak… -gelmiş- çok mutluyum, kazağın kollarında kurumuş sümük lekeleri…
* * *
-Büyük büyük dedem cumhuriyetin ilk analistlerindenmiş, büyük şef kendisine Analist soyadının verilmesini emretmiş ama nüfus memuru analiz sözcüğünü daha önce duymadığından ve yeni alfabeyi okumayı da çok beceremediğinden kayıtlara Analsever olarak geçmiş soyadını.
-E düzelttirmeye çalışmamışlar mı?
-Dedem Avrupa’da eğitim aldığı için yeni soyadının anlamını biliyormuş, şefin yanına çıkıp maruzatını bildirmiş, şef de amaan uğraştırma şimdi devleti, zaten bu halk bu sözcüğün anlamını en az altmış yıl daha öğrenmez, öğrendiklerinde de yeni nesline ufak bir devlet latifesi olur diyerek dedemi makamından kahkahalarla uğurlamış.
-Vay be, şefime bak, adam o konuda bile geleceği görebiliyormuş.
-Gerçekten görüyormuş ki dedem Avrupa’dan bir de bilim ödülü alınca bizim köyün adı Analcı olarak değiştirilmiş. Anlamının öğrenildiği doksanlı yıllarda köyün adını Meşeli yapmak için mahkemeye başvurmuşlar ama ne hikmetse sorun bir türlü çözülememiş. Bu yüzden bizim köye gelen kim varsa çok komikmiş gibi hep aynı şakayı yapıyor; burada göte gelmeyiz di mi”
-Ahahahah… Bence komikmiş!
* * *
Otobüsün sarsıntısıyla uyanıyorum, tüm otobüs uyuyor, şoför, muavin… Herkes… Farların aydınlattığı sisli yola bakıyorum, bir kez daha sarsılıyoruz ve tepe lambalarının arasından oksijen maskeleri düşüyor.
Chao! Chao!
Esmin eteğini çekiştirip ağlarken sükunetimi korumaya çalışıyor ve ona bir çocuğu haşlarcasına kızarak mahvettiğini daha da mahvetme diyorum.
Chao uyan n’olur, düşüyoruz.
Gözlerimi açtığımda başımızda oksijen maskeleri sallanıyor, sarsılıyoruz. Belli ki bir dakika kadar sonra bir yere çakılmış olacağız. Esmin’in tırnaklarını geçirdiği yerlerden kan çıkıyor.
Sakin ol meleğim, diyorum, hiçbir şey şimdiki kadar mükemmel olamazdı, ya senin ya benim ya da hiçbir bağlantımızın olmadığı bir yerde mutlaka göte gelecektik.
Esmin taş kesilmiş, öfke saçan gözleri üzerimde, korkuyla titreyen dudaklarının arasından senden nefret ediyorum cümlesi dökülüyor.
Gülümsüyorum, ben de seni seviyorum Esmin. Birazdan benden, ilişkimizden, her şeyden kurtulacaksın, nefretinden bile…
* * *
“Analcı köyü yakınlarında düşen doksan kişilik uçaktan kurtulan olmadı.”
Dizleri eprik ve izli pijamalarıyla koltuğunda yayılan adam ağzına attığı tuzlu fıstığı azı dişleriyle ezerken, var ya, kırk orospu birleşse bu kadının tırnağı etmez, diyor televizyonda ana haber bültenlerini sunan, yakın zamanda devlet bankalarından birini dolandıran işadamının sevgilisi olduğu iddia edilen sunucu hakkında.
Eee… Para… diyerek klişeye sığınıyor karısı
* * *
Şah, deyip öpücük atıyorum muzırca.
Esmin’in gözü dönüyor meşe rengi satranç tahtasını altına vurarak devirdikten sonra olduğu yerde tepinerek ağlamaya başlıyor ve mahvolan daha da mahvoluyor.
Yorum bırakın