• Aptalın Plasenta İçinde Hazin Yüzüşü Anlık bir önemsenmenin sarhoşluğuna paha biçilemez Her şey an an fotoğraflanır, asılır hafızanın baş köşesine On’la uyunur, on’la kalkılır Sesi kulağ’nı ısırır, bakışı okşar Öz olduğ’nu sanmak bun benzerin içinde Hiç değilse bir an ben sanılmanın hazin coşkusu Aptalın Doğumu Aynı gün Aynı an Onlarca sen bir odada Onlarca sen…

    ·

  • I Rükuda son bir tekbirin vicdanına sığınmış cumbalı evlerden sökülenler Dağılırlar ipi kopmuş doksan dokuzluk bir tespih gibi Gün ise kerhaneye Geceleyse minareli sokağ’ çıkarlar sanki bir bekleyenleri olacakmış gibi Kıç ceplerinde taşıdıkları kırık tarak ve her aynada kırık yüzlerine bakarak Tükrükle saçlarını geriye tararlar Belki bir sarma sigara yakarlar çömelip Ruz-i mahşeri beklerken Bizden…

    ·

  • I Ana rahmine yabancıydım, Islak, ılık, bağlı koşullar olgunlaşmasaydı daha da buruşur, daha da çürürdüm belki İlk insansı tavrım ittim kapıyı çıktım çığlık, figan bir kopuş Kal diyen olmadı II Askeri bir sırt çantası diyeyim ben, sen de çuval İçinde üç beş çaput Çokça öfke ve yatıştırıcı Çokça aşk kırığı, gün batımı Hırpalanmış kağıtlara karalı…

    ·

  • Varsa bir ilacı acının Hiç yaşamamış olmak mıdır IV İşaret-ül a’lâ Avın peşinde bir canavar Suyun derdinde Bedevi Rabbi içinde arar sûfi Ben kabuğ’mun peşindeyim çırçıplak * Ne bir iz ne bir ses Ne av Ne su Ne Rab’dan * Dün, güne hain Gün yarına Bir yaradan geçtim Yaradana sığınmağa geldim * Ayağından asılı kurban…

    ·

  • savaş Eski bir plak takılmış da, hep aynı çiziğ’ aşamıyor dilinde gizli iğne İsyan görülebildiğ’ kadar duyulmalı da Sessizliğin labirentlerinde kaybolma Bahates Nezaketle yıktığ’mız dünyalarımıza dön bir bak Musallasını terk edemeyen bir hayaletim, gör beni ateşkes Artık başka bir gezegen Bambaşka bir evren Nasıl karanlık bir uzay Ağırdan doğsun diye asırlarca beklenecek gün barış Soluğundan…

    ·

  • İyi olmak demek değildir diğerlerine benzemek Şehr-ül a’lâ Gel zaman geliyor Git zaman gidiyor Lepra cumayı cuma musallayı kovalıyor Beş vakit inlemeğe devam ediyor şehr-ül sema Avradını siktiğ’min zaman Kuru ekmeğe tav uyuz bir iti andırıyor * Kent sokaklarında sema dönüyor Bir elim göğe dönse, diğeri ateşe Bir yaram var yakut kurusu Ansızın düşüyor *Aşk…

    ·

  • Kıyılar suda erirken başladı her şey Taş tuzunu suya verdiğinde Kaç canda bilendiğ’ni bilmediğ’miz aşk bıçağ’ Kim bilir kaçıncı kez gezdiğinde etimde Kanadığ’mı sandım, oysa bir kuru kabuk kalktı Ben içinden benler çıktı yüz bin kere I kainat-ül a’lâ İbaret ise kalbi karbon bazlı bir taştan Işıldasa da ta milyon ışık yılı fezadan Bazı şeyler,…

    ·

  • Öylece bir akne Önemsiz lakin heyecan verici Artık ergen olduğ’nu bilen bir erkek Memeleri uç vermiş bir dişi * Dönüşümü hem kabul hem inkar eden Çatır çatır kırılıyor kabuk Bu dağların ardında bir dünya daha var Bu dünyanın ardında bir evren, Onun da ardında artık işlemeyen yasalar Bir ile birin toplamı biz eden * İnsan…

    ·

  • Dokunma ve koku alma hissimi kaybettiğimden bu yana hem boşlukta hem bir rüyada gibiyim. Ne rüzgar, ne su, ne acı, ne soğuk, ne sıcak, ne tenimde gezinen şefkatli bir el, ne kanımı emen sivrisinek… Çevreden aldığım her veri eksik iletildiği için sürekli bir hayalin içindeyim. Aramızdaki kapanmayacak yetmiş santimlik sonsuz mesafe bu yüzden var. Bu…

    ·

  • Mahallenin gençleri Şükrü Bakkal’ın önünde toplanmış bir ucu Adnan’ın elinde olan ipe bakıyor, diğer ucuna kuyruğu bağlı olan lağım faresinin başarısız kaçma girişimleriyle eğleniyorlardı. Fare sağa kaçıyor, olmuyor, sola gidiyor, olmuyor, insanların ayaklarının altına kaçmaya yeltendiğinde gençler heyecanlanıp yerlerinde sıçradıklarında Adnan kahkahayı basıp ipi geri çekiyor. Önemli bir şey yoktu. Olmazdı. Suna Abla bakkalda başımı…

    ·